Endonezya Cumhuriyeti’nin Büyükelçisi Dr. Lalu Muhammad Iqbal ‘dan, D8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ile ilgili İstanbul Çırağan Sarayı’nda gerçekleştirilen programda D8 ülkeleri ve faaliyetlerine ilişkin görüşlerini aldık.
Gelişmekte olan önde gelen Müslüman ülkeler arasında teşkilat kurma fikri ilk olarak dönemin Türkiye Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından Ekim 1996’da ortaya atıldığında, bu organizasyonun ana fikri ve teması “işbirliği” idi. Etkinlik, İstanbul’da düzenlenen “Kalkınmada İşbirliği” konulu seminerde gerçekleşti. Hikâyeyi kısaltmak gerekirse, grup bir yıl sonra bildiğimiz adıyla D-8 Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olarak kuruldu. Adından da anlaşılacağı gibi, grup 8 ülkeden oluşuyordu: Bangladeş, Mısır, Endonezya, İran, Malezya, Nijerya, Pakistan ve Türkiye, kurucu ve sekretaryasının da ev sahibi oldular. Bu 8 ülke iki temel benzerliği paylaştı: Nüfus açısından Müslüman çoğunluk, ekonomik duruş açısın- dan da gelişmekte olan ülkeler.
Diğer çok taraflı birçok kuruluş gibi, D-8 kuruluşunun asıl hedefi olan altı ilkeye uygun olarak sosyo-ekonomik kalkınma amacıyla kurulmuştur: Savaş değil, barış, Çatışma değil, diyalog, Çifte standart değil, adalet, Üstünlük değil, eşitlik, Sömürü değil, işbirliği, Baskı ve tahakküm değil, insan hakları, hürriyet ve demokrasi.O zamanlar dünya farklı bir yerdi. Bir dizi siyasi ve ekonomik kriz, dünyamızın genel duruşunu yeni- den şekillendirdi. Sonuç olarak, 8 üyenin her biri arasındaki küresel etki, çok farklı olmasa da çok azdı. 24 yıl önce, terörizm, yabancı düşmanlığı, İslamofobi, iklim değişikliği, uluslararası mülteciler vb. sorunlar henüz ciddi bir küresel ilgiye değer sorunlar değildi. 24 yıl önce, Covid-19 gibi bir pandeminin gerçekleşebileceği ve bunun sonucunda küresel olarak çoğu ekonomik faaliyeti ve ilerlemeyi durdurabileceği hiç kimsenin ak- lının ucundan geçmiyordu.
Mevcut pandemi durumu, yalnızca herhangi bir ulusun ani bir değişime karşı hayatta kalmasına meydan okumakla kalmıyor, aslında çok taraflılığa, küresel işbirliğine ve başlangıcında kalıcı işbirliği ve dayanışma vaat eden her uluslararası kuruluşa karşı bir meydan oku- madır. Bu konuda, D-8 istisnasız değildir. Bloğun üyeleri arasında inşa edilen dayanışma ve somut iş- birliği, yalnızca örgütün beka kabiliyetini değil, aynı zamanda bloğu oluşturan her bir üyenin ulusal çı- karlarıyla olan ilişkisini belirlemede çok önemli olacaktır.
Pandemiden önce bile, bloku oluşturan gelişmekte olan Müslüman çoğunluklu ülkeler benzerliklerin yanı sıra daha fazla güçlendirici ve birleştirici faktörler bulma konusun- da zorluklarla karşılaştılar. Siyaset açısından, üye ülkeler farklı ulusal çı- karlar ve yörüngeler doğrultusunda birbirlerinden ayrıldılar. Batı yönelimli Türkiye (NATO üyesi ve Avrupa Birliği adayı üye), Mısır ve Nijerya Afrika Birliği üyeleri, Pakistan ve Bangladeş SAARC üyeleri, Endonezya ve Malezya ASEAN üyesi. Bu arada, sevgili üyemiz İran hala ABD liderliğindeki bir dizi yaptırımla karşı karşıyadır. 8 ülkenin her birinde uygulanan siyasi dinamikler ve demokrasi de birbirin- den farklılık göstermektedir. Ekonomik alanda da farklı yönellişler görülmektedir. D-8 ülkeleri arasındaki ticaret (Endonezya-Malezya veya Türkiye-İran gibi komşu üyeler hariç), bloğun kuruluşuyla amaçlanan beklentilerin tam potansiyelini gösteremedi. D-8 üyeleri kendi toplam ticaret hacimlerinin en az %10’unu dahi elde edemediler, D-8’in sekiz ülkesinin toplam nüfusu yaklaşık 1 milyar – tüm dün- ya Müslüman nüfusunun %60’ı veya dünya nüfusunun neredeyse %13’ünü oluşturuyor. Örneğin Endonezya örneğinde görüleceği üzere, Malezya ve Pakistan dışında, diğer D-8 ülkelerinden hiçbiri ilk 20 ticaret ortaklığını oluşturmadı. D-8’in ticari ve ekonomik işbirliği bağlamında daha henüz ortak paydasını bulamamış olduğu acı bir gerçektir. Blok, Güneydoğu Asya’dan Afrika’ya uzanan, her biri farklı geleneksel ticaret ortakları ve pazarları, farklı bağlı gümrük birliği ve ticaret öncelikleri olan 8 farklı ülkeden oluşuyordu. Her Üye ülkede farklı kalkınma öncelikleri ve uluslararası ekonomik yönelimle karşılaşan yeni nesil li- derliklerden bahsetmiyorum bile. D-8’i ekonomik açıdan daha ilgili bir organizasyon haline getirmek için, şimdiye kadar üzerinde anlaş- maya varılanların uygulanmasının hızlandırılması gündemimizin ilk ve en önemli maddesi olmalıdır. D-8 PTA’nın tam olarak uygulanması ve operasyonel hale getirilmesi D-8 içinde daha güçlü bir ekonomik işbirliği ve ticari ilişkilerin olmazsa olmaz (sine qua non) koşuludur.
8 Nisan 2021’de Bangladeş’in ev sahipliğini yaptığı 10. Zirvede olduğu gibi, bloğun yönünü ve işbirliği felsefesini yeniden ortaya koyup, yeniden tanımlayacağına dair bir umut var, bu bağlamda blok 2020- 2030 için D-8 On Yıllık Yol Haritasını kabul etti. On yıl hedeflerine ulaştığında, D-8’in tüm üyeleri BM tarafından belirlenen 2030 sürdürülebilirlik gündemine zaten ulaşmış olacaktı. D-8 ülkeleri arasındaki iç ticaret hacimleri toplam D’8in en az %10’unu oluşturacaktı. D-8 ticaret ve D-8 PTA zaten tam olarak uygulanmış olacaktı. D-8’in 24. yıl dönümünü kutladığı 2021’e dönecek olursak, tüm D-8 ülkelerinin bu blok içindeki işbirliğini güçlendirme taahhüdü, bloğu ilgili kılmak ve tüm üye ülkelerin ekonomik kalkınması için çalışmak için çok önemli olacaktı. Sonuç olarak, pandemi sonrası dünyadaki birçok belirsizliğe rağmen hepimiz için kesin olan bir şey var: Pandemi, aynı gemide yaşadığımıza dair farkındalığımızı artırıyor. D-8, 8 büyük Müslüman ülkenin somut ekonomik ve kalkınma işbirliği yoluyla kendi aralarında yeniden canlanmaları için kesinlikle daha küçük bir tekne olacaktır. Üyelerimiz arasında bağlı olan sağlam bir ekonomik ve kalkınma, her üyenin kendisini daha geniş ama daha bütünleşmiş bir küresel ekonomiye bağlanması için güçlü bir platform yaratacaktır. Bu, şüphesiz zorlu bir girişim olacak, ancak D-8 kurucularımızın ruhunu, vizyonunu ve değerini geri getirirsek yapılabilir.